KADİRLİDEKİ KÖYLÜ GENÇLER EŞKİYA OLARAK DAĞA ÇIKTIKLARINDA
-Kurtuluş Savaşından sonra Kadirli ve Kozan yöresinde toprak ağaları halkı ezmeye başladı.
-Milletvekili Ali S. Zulüm düzeni kurarak geriş topraklar kazanmaya başladı.
-Köylü gençler isyan ederek silahlı olarak dağa çıktılar. İçlerinde de en ünlüsü Kadirli’nin Binboğa köyünden “İnce Memed” olarak bilinen Safiye Mehmet idi.
Çukurova’ya fırışka avına çıkan Muşlu Kamil ve Veysel, Ceyhan nehri kıyısındaki Değirmenocağı köyünü bastılar. Köpekler havladı, ama ne çare. Evler basıldı. Altın akça bahada kıymetli ve varsa toplandı. Eşkiya kanunu bu. Basarsın, vurursun, alırsın, kaçarsın… Kaptığın mal senindir.
Eşkiyalar Ceyhan nehrini geçtiler. Akçasaz’ı izleyerek kuzeye doğru Tozlu köyüne yöneldiler. Sülemiş’in oradan geçip, ver elini TEKEÇO dağı… Kösepınarı köyünden kendilerini Savrun vadisine attılar. Söğütoluğu, Tuvaras, Gavurkırıldığı ve daha yukarılarda Mazgaç beli Savrun vadisi boyunca karşılaşılan yerler.
Savrun kıyısından yürüyerek Çığşar’a doğru yol alanlar tarlalarda iri kesme taşlar görebilirler. Bir zamanlar bir tapınağın veya binanın geride kalan kalıntılarıdır bunlar. Kim bilir belki Roma’dan belki de Bizans’tan kalmadır. Ama şimdilerde (1932) eşkiya barınağıdır Savrun vadisi.
Aydınlısı, Mehedinlisi, yörükleri bazen da garip gureba Çukurova köylüleri doluşur bu vadiye. Temmuz sıcağında buz gibi soğuk sular akar pınarlarından. Hemen kuzeye doğru sıra halinde uzanan kır dağların adını Yoğurt yemez koymuşlar… Nedendir bilinmez ama soğuğuna bakarak söylenmiş olabilir.
uz gibi soğuk havada yoğurdun bile donmuş olacağı düşünülmüştür herhalde.
Kamil ve Veysel, Tuvaras’a girmeden izlerini kaybettirmeden önce Tozlu mezar’a geldiler. Bir çobandan koyunu zorla aldılar. Ve önlerine katarak Tuvaras’a Tevfik Ağa’nın bağ evine kadar geldiler. Onları İnce Memed’in adamları karşıladı. Hemen Savrun’un kuzeye bakan kıyısında bir kaya, bir tepe ve ormanların çalıların bulunduğu yerdeki dama benzeyen evde bir araya geldiler. İnce Memed: -Takip müfrezesi buraya gelmeden, ite, kopuğa ve de hainlere yakalanmadan burada bir müddet kalalım. Koyun kesilsin” teklifinde bulundu.
Olur ya… Maksutoluğu yaylası üzerinden Söğütoluğa ve oradan da Tuvaras ‘a… Veya Turnadağı ile hemen yakınındaki Akçadağ yöresinden belleri aşarak aşağıdaki Savrun vadisine…
Kuzeyden Çığşar veya Beyoluğu taraflarından yine Tuvaras’a gelenler olabilirdi. Bütün bu ihtimaller içinde en korkulanı da Kadirli’den jandarma müfrezesi ile muhbirler Tuvaras’ı basarsa kızılca kıyamet kopabilirdi. Bütün bunlar akla geliyordu.
Muşlu Kamil: “Bize müsaade edin, buradan ayrılalım. Hemen şu aşağılardaki yörüklerin orada dolaşalım, ne olur ne olmaz” teklifinde bulundu. İnce Memed “kabulümdür” cevabını verdi. Kamil ve Veysel Tuvaras’tan uzaklaştılar. Aşağı dere boyunca yürüdüler, gözden kayboldular.
Memed ve arkadaşları Galleş Halil, Barutçu Ahmet, Çönter Ahmet, Mehmet
Hazır, Sarıkız Mehmet, At çobanı Mustafa,Tavukçu İbrahim, Hacı Hasan, Tokuş Mustafa… Tam tamına sayıları 11 kişiyi bulur. Etraftaki ormandan çalı çırpı topladılar. Ateş yaküılar.
Koyun kesildi. Derisi yüzüldü. Kafası, gövdesi parçalandı. Bir yandan ateşin dumanları ve arkasından közlerin yalımı etrafa yayılırken, açlıktan mideleri guruldayan eşkiyalar iş bölümü yaparak arı gibi çalışıyorlardı. Eti küçük parçalara ayırarak çaman yapanlar, torbadan tuz, biber çıkaranlar, kuru soğanı dilim dilim kesenler içinde birbirleri ile yarenlik yaparak çalışıyordu.
Jandarma kumandanı Kadirli’deki odasının önünde bekleyen kısa kestek muhbir ALO ile hararetli konuşmalar yapıyordu.
-Safî’ye Mehmet ve çetesi nerede?
-Efendi kumandan Tuvaras’ta Tevfik Efendi’nin bağına doğru gittiler. Şimdi onları vurmanın tam zamanıdır.
Jandarmalar harekete hazır beklediler. Ata binenler, yaya yürüyenler önlerinde klavuzları olduğu halde Savrun üzerine yukarı yukarı Torosdağlarına doğru gittiler. Gittiler, bir nokta oldular, gözden kayboldular. Tam o sırada gökyüzünü kara kara bulutlar kapladı. Hafiften hafiften yağmur yağmaya başladı…