KİLİKİA KORSANLARI, TARKONDİMOTOS VE KASTABALA
KİLİKİA KORSANLARI, TARKONDİMOTOS VE KASTABALA
Muzaffer Yüksel Kaya Seleukos imparatorluğunun son dönemlerinde Kilikia’da oluşan otorite boşluğu Doğu Akdeniz’de korsanlık faaliyetlerinin artmasına sebep olmuştu.Korsanların Akdeniz’deki hakimiyetleri Roma’yı sıkıntıya düşürmüştü. Roma’nın Akdeniz kıyılarından yaptığı tüm ticaret tehdit altındaydı. Üstelik korsanlar Pontos kralı VI Mithridates tarafından destekleniyor, İtalya kıyılarına kadar sokularak gıda ve tahıl taşıyan gemilere saldırıp ele geçiriyorlardı.Roma açlık ve kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı.
Roma, Doğu Akdeniz ve İtalya arasındaki deniz ticaret yollarını güvenlik altına almak için önce Marcus Antonius’u büyük yetkilerle
Akdeniz’e yolladıysa da Antonius
Korsanlarla yapılan mücadelede yeterli olamadı. Doğu Akdeniz korsanları, Pontos kralının desteğiyle Ege de bile etkili olmaya başlamışlardı.
Roma işin ciddiyetini göz önüne alıp senatoyu toplayarak bir takım kararlar almak zorunda kaldı. Bunlardan en önemlisi Kilikia’da bir Roma eyaleti kurulması kararıydı.
Kilikia’ya ilk vali olarak atanan Dolabella başarılı olsa da, Roma’nın gönderdiği general Gaius Verres’in yöredeki yolsuzluk ve zorbalıklarına göz yummak zorunda kalınca, pek etkin olamadı. Daha sonra atanan valilerde Kilikia’da bir geçim kaynağı haline gelen korsanlıkla mücadelede başarılı olamadılar.Roma senetosu M.Ö. 66 tarihinde tekrar toplanarak Doğu Akdeniz’deki korsanlık sorununu ele aldı.
Marcus Cicero, Julius Sezar ve Servilius İsauricus’un desteğiyle Pompeius’u olağan üstü yetkilerle Akdeniz’e yolladı.Pompeius öncelikle Sicilya, Sardinya ve Kuzey Afrika arasındaki korsanları temizledi. Daha sonra kırk gün gibi kısa bir zaman da, Akdeniz’in tüm koy ve limanlarındaki kaleleri ele geçirerek Batı Akdeniz’deki Roma hakimiyetini sağlamlaştırdı. Batı Akdeniz’de yenilen korsanların bir çoğu Pompeius’a katıldı. Diğerleri ise kaçarak
Kilikia’ya sığındı. Pompeius’un planı da zaten bu yöndeydi. Akdeniz’deki korsanların Kilikia’da toplanmasını istiyordu. Kendine katılan korsanları da yanına alarak Kilikia’daki korsanlara saldırdı. Korakesion (Alanya) önlerinde Roma’ya yenilen korsanlar, elçi yollayarak Pompeius’a teslim oldular.
Pompeius’un Kilikia için yaptığı ilk düzenleme, kıyı şeridini ve Adana ovasını kontrol altına almak oldu. Bunun için esir aldığı korsanları kıyıdaki kentlere yerleştirerek bu kentlerin tekrar canlanmasını sağladı.
Doğu Kilikia’daki sorunların çözümlenebilmesi için Kastabala’yı merkez kabul ederek, Kilikia Pedias’ın (Ovalık Kilikia) yönetimini yerli bir korsan olan Tarkondimotos’a bıraktı.
Kastabala, ticaret yollarının kesiştiği önemli bir mevkideydi. Seleukos’lar zamanında basılan sikkelerde Hierapolis adıyla anılan Kastabala’ya Perasia kültü tapınağından ötürü Antiochos tarafından ‘’Kutsal Şehir’’ adı verilmişti. Güneyde Ceyhan Nehri, kuzeyde Karatepe, batıda ise Kuş Cenneti arasında kalan verimli bir araziye sahip olan Kastabala Kenti’nin su ihtiyacı, Ceyhan Nehrinin doğu yakasından önce açık kanallarla, Ceyhan Nehrini geçerken ise basınçlı künklerle getirilerek karşılanıyordu.
Kent merkezinin batı girişi sütunlu caddenin başladığı yerdeki bir kapıdandı. Kentin kurulu olduğu vadiyi çevreleyen tepeler kent merkezini sınırlamaktaydı. Kastabala’dan zamanımıza kalan kalıntılar Roma devrine ait kalıntılardır. Antik devirdeki adı Pyramos olan Ceyhan nehri havzasındaki hakimiyet artık Tarkondimotos’a aitti. Çiçero Tarkondimotos’u Romalılar’ın dostu ve mütefiki ilan etmişti.Strabon Geographıka kitabında bölgeyi anlatırken ‘’ Burası, daima kaleleri ele geçirmiş tiranlar tarafından yönetilmiştir. Fakat benim zamanımda önemli bir kişi hepsinin efendisi olarak kendini kabul ettirmiş, doğruluğu ve dürüstlüğü nedeniyle Romalılar tarafından kral ilan edilmişti. Krallığı soyundan gelenlere veraset olarak bırakmış olan Tarkondimotos’u kastediyorum’’ diye yazmıştı.Kastabala’nın Artemis Perasia’nın kutsal kenti olması sebebiyle düzenlenen görkemli törenlerde Tarkondimotos bu dinin gücünü kullanarak bölgedeki siyasi hakimiyetini uzun süre sürdürebilmiştir.
Roma’yı en çok uğraştıran korsanlardan olan Tarkondimotos korsanlık döneminde batıda Seleukeia’ya (Silifke) hakimdi.Pompeius tarafından Kastabala merkezli Kilikia yönetiminin kendine verilmesinden sonra Roma ile ilişkilerini hep sıcak tuttu. Roma’nın Doğu Akdeniz’deki yöneticileriyle hep dostluk içinde bulundu.Pompeius’la Sezar arasındaki savaşta Pompeius’un yanında bulunan Tarkondimotos, Pompeius yenilip Mısır’da öldürülünce, Pompeius tarafında olanları yakalayıp Sezar’a teslim ederek sadakatini belirtmiştir. Kızına Julia torununa da Julius adını verecek kadar Sezar’a bağlanan Tarkondimotos, Sezar’ın ölümüyle yalnız kaldı.M.Ö. 31 yılında Octavianus’la Antonius arasındaki savaşta Antonius yanında yer alan Tarkondimotos, Antonius’a yardıma giderken bir çatışmada öldü.