SEYDİOĞULLARI’NIN FERMANLARI
-Seydioğulları Kadirlinin Sunbas suyu kıyısında yaşayan köklü bir aile
– İsmail Seydioğlunun elinde atarlından kalan 5 yüzyıllık ferman ve belgeler bulunuyor.
-Seydioğulları belgeleri Çukurova tarihine de ışık tutuyor.
Kış mevsiminin nispeten ılıman geçtiği 2001 yılı mart ayı içinde Adana’daki evime kadar gelen Mehmetli köyünden sayın İsmail SEYDİOĞLU elinde tuttuğu ailesi ile ilgili Osmanlı Fermanları bana gösterirken elleri titriyor, gözleri dalgınlaşıyordu
“-Okutamadım ben bunları, ne dediğini de anlamıyorum. Ancak Seydioğulları ile ilgili olduğunu da biliyorum. Bana babam Mehmet’ten, ona da dedem Ali Ağa’dan kalmış… Daha da evvelisi ecdadımızdan yadigâr kalmış.
Aşiretlik zamanı dam duluklarında, otların çalıların gazellerin altında naylon muşamba torbalarda, koyunlarda saklanmış. 3-400 yüzyıllık fermanlar da var. Ne olduklarını, ne dediklerini bilemiyorum.
Ah bir bilebilsem! Benim için en büyük saadet olurdu. Safa Bey birazını okudu amma gerisi öyle kaldı.
Yıllar öncesi 90’ların başlarında Adana Fen Lisesinden öğrencim olan bir başka İsmail SEYDİOĞLU’da benim yanıma geldiğinde “Kadirli Tarihini ve ailemi Seydioğullarını merak ediyorum.
Bana biraz bilgi ve belge ver hocam” sözleri de kulaklarımı çınlatmıştı. Ama yeterli bilgi de verememiştim.
Yıllar var ki Mehmetli köyü Muhtarlığı yapan 1928 doğumlu İsmail SEYDİOĞLU, elindeki fermanların bir kopyasını bana verirken gözleri dalgınlaşıyor “okursanız…” derken bile kalbinin atışları hızlanıyordu.
İsmail Bey’in elinde hazırlanan aile şeceresine göre yüzyıllar öncesi İstanbul’dan Beylerbeyi sıfatıyla Bekir Bey, Karsızülkadriyye’ye (Kadirli) gelmişti. Bekir Bey’in soyundan gelen Seyitoğlu Veli Bey Kırşehir’de kalmış Ali Bey, Karaisalı’da… Ahmet Bey’de Kadirli yöresine Sumbas ile Kesik suyu arasında kalan bölgeye yerleşmişti.
Ahmet Bey’in oğlu Bekir Ağa diye biliniyordu ki. Ahmet kızı Sultan’ı Gökveli ile evlendirmiş, Sumbas yöresine Boybeyi olmasını sağlamıştı.
Bekir Ağa’nın soyundan gelenler hep “Ağa” ünvanını taşımışlardı. Bekir Ağa’nın oğlu Mahmut’un soyundan gelenler Ceyhan yöresine YALAK köyünün olduğu yere gitmişler, orada Cerit aşiretine karışmışlardı.
İsmail Bey’in babası Mehmet (doğumu-1894), dedesi Ali, büyük dedesi Hamza, ondan evveli de Ahmet veya Mehmet… Daha da evveli Seyitoğlu Bekir Ağa’dır.
İsmail Bey, Seyitoğullarında Mehmet isminin çok fazla olmasını da Derviş Paşa’nın 1865 iskanından sonra köy yerine gelen tapu memurları çok sayıda Mehmet’in ismini deftere yazmışlar ve köy ismine de Mehmetli demişler.
Reşadiye’nin kuzeyinde Karadut’ta Şıh Mehmet’in kubbeli mezarı var. Kiremitli Kavşıt mevkiinde, Savrun ve Sumbas suyu arasındaki arazilerde tapulu arazilerinin de bulunduğunu söylüyordu İsmail Bey…
TARİHTEN GELEN SESLER…
Bilindiği kadarıyla İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in kızı Fatma’nın oğlu Hüseyin’in soyundan gelenler Seyit olarak bilinir ve onlara hürmet edilirdi. Hz. Muhammet bir sözünde “Bir toplumun seyit’i, o toplumun hizmetkârı” demişti. Hz. Muhammet’in soyundan gelmiş olsa da Seyit ünvanı taşıyanların hiç bir üstün yanlarının olamayacağını bizzat peygamber söylemişti.
Öyleyse Kadirli yöresinde nerede ise 500 yıla yaklaşan uzun bir zaman diliminde Seyitoğulları ailesinin bulunması, bunlara toplumun hürmet etmesi, nesilden nesile kültürel değerlerin bir miras olarak aktarılması tesadüfi olamazdı. En iyisi mi İsmail Bey’in atalarının “isli damların duluklarında” sakladıkları fermanları çözümlemek gerekirdi.
İsmail Bey ile tanışmamız ve uzun uzun konuşmamız esnasında sadece bir tutam nergiz çiçeği bizi dinlemişti, bir de Hilmi KÖKSAL bey… İsmail Bey, 13 Mayıs 2001 tarihinde yanıma geldiğinde “fermanları okuyabildin mi?” dedi. Ve köyüne Mehmetli’ye gitti.
Bilinen bir başka husus ise Kadirli’nin kuzey batsında kalan yörede Şıh Şami ve Şıh Mehmet’in isimlerinin köy isimleri olarak yaşatılmakta olduğudur. Bunlar arasında bir tarihi ilgi var mıydı? muhtemeldir. Devamı var…